ÖMER Hayyam ile şarabı birlikte anmak, bazı dörtlükleri Ömer Hayyam'a yakıştırmak pek yaygındır. Ahmet Kırca da Farsça öğrenmeden önce, Ömer Hayyam'dan çevrilen rübâileri okuyunca zaman zaman kuşkulanırdı, "Bunlar O'nun olamaz!" diye...
Mesela
"Camiye gittim ama Allah bilir niye
Ne namaz kılmayya ne dua etmeye
Eskiden bir kilim aşırmıştım camiden
O eskidi gitti, yenisiniyürütmeğe"
Hayır, bu "Rubâi" de Ömer Hayyam'ın olamazdı; Farsça ögrenince, düşüncesinin yanlış olmadığını anladı.
***
İLAHİYAT Fakültesinde MSB adına okuyan, Ordu'nun çeşitli kademelerinde görev ve öğretmenlik yapan, kendi isteğiyle albay rütbesinden emekli olan Ahmet Kırca, Farsça'yı öğrenip, rubâilerin aslını görünce, nelerin Ömer Hayyam'a yakıştırıldığını gördü.
Bir örnek daha...
"Ben ne camiye yararım, ne havraya
Bir başka hamur benimki başka maya
Yoksul gavur, çirkin orospu gibiyim
Ne din umurumda, ne cennet ne dünya"
Ahmet Kırca bunu okuduktan sonra şöyle der:
"Hayyam, bu kadar incelikten yoksun ve çirkin sözü söyleyebilir mi?"
***
YA Ömer Hayyam'ın şarab düşkünlüğü?
"Hayyam da şarap bir simge, bağnazlığa, haksızlığa, ezilmişliğe, yokluğa, umutsuzluğa, zamanın ölüm ve acımasızlığına bir karşı çıkış, bir panzehirdir."
***
AHMET KIRCA,Ömer Hayyam'ın olduğuna güvendiği "Rübâiler"i Türkçe'ye kazandırmış. (Otüken Yayınları)
Bir kaç örnek:
"Sünneti tut, farzı yerine getir/Bir lokmayı başkalarına da yedir/Kimsenin malına canına dokunma /Sana cennet benden, durma şarap getir."
*
Dünya'ya gelişimiz ve gidişimiz, sebebini bilen var mı?
"Beni dünya'ya getirdi hiç istemeden/Şaşkınlığımı artırdı yaşam gün günden/İsteğimle gidecek de değilim buradan/Niye geldik, niye gidiyoruz var mı bilen?"
*
Cahille, bilgili bir olur mu?
"Kendini bilene canımı versem az gelir/Ona tapsam ayağına yüz sürsem yeridir/Cehennem nedir, bilmek ister misiniz?/Cahille sohbet, cehennemin ta kendisidir."
*
Gücü, kuvveti, iktidarı ellerine geçirenler, onlar ne olcak?
"Aldırma dünya'ya hükmeden şu üç, beş eşeğe/Kendisini bilgin sanan şu cahillere/Eşek gözüyle bakar onlar eşekliklerinden/Kendileri gibi eşek olmayan herkese."
***
ÖMER Hayyam, softalarla, yobazlarla, bağnazlarla başı hiç hoş değildir:
"Ey molla, ey fetva veren vara yoğa/Senden daha ayığız şu sarhoşluğumuzla/Sen halkın kanını içersin, biz üzümün/İnsaf et, kim daha zalim Allah aşkına."
Şunu ya biz bileydik, ya arkamızdakiler bilebilse:
"Gençlik de defterimiz dürüldü, sayfalar bitti/Ömrün sevinçli çağı o ilkbahar bitti/Gençlik adı verdiğimiz o şen şakrak kuş/Bilmedik ne zaman geldi, nasıl uçup gitti..."
***
900 yıl önce bunları yazan, şimdiki kara cahillere 900 yüzyıl tur atan Ömer Hayyam aydınlık insanın anıtıdır, bugünkü yobazlar gecekondu bile değil...
Kaynak: hayyam.com
Mesela
"Camiye gittim ama Allah bilir niye
Ne namaz kılmayya ne dua etmeye
Eskiden bir kilim aşırmıştım camiden
O eskidi gitti, yenisiniyürütmeğe"
Hayır, bu "Rubâi" de Ömer Hayyam'ın olamazdı; Farsça ögrenince, düşüncesinin yanlış olmadığını anladı.
***
İLAHİYAT Fakültesinde MSB adına okuyan, Ordu'nun çeşitli kademelerinde görev ve öğretmenlik yapan, kendi isteğiyle albay rütbesinden emekli olan Ahmet Kırca, Farsça'yı öğrenip, rubâilerin aslını görünce, nelerin Ömer Hayyam'a yakıştırıldığını gördü.
Bir örnek daha...
"Ben ne camiye yararım, ne havraya
Bir başka hamur benimki başka maya
Yoksul gavur, çirkin orospu gibiyim
Ne din umurumda, ne cennet ne dünya"
Ahmet Kırca bunu okuduktan sonra şöyle der:
"Hayyam, bu kadar incelikten yoksun ve çirkin sözü söyleyebilir mi?"
***
YA Ömer Hayyam'ın şarab düşkünlüğü?
"Hayyam da şarap bir simge, bağnazlığa, haksızlığa, ezilmişliğe, yokluğa, umutsuzluğa, zamanın ölüm ve acımasızlığına bir karşı çıkış, bir panzehirdir."
***
AHMET KIRCA,Ömer Hayyam'ın olduğuna güvendiği "Rübâiler"i Türkçe'ye kazandırmış. (Otüken Yayınları)
Bir kaç örnek:
"Sünneti tut, farzı yerine getir/Bir lokmayı başkalarına da yedir/Kimsenin malına canına dokunma /Sana cennet benden, durma şarap getir."
*
Dünya'ya gelişimiz ve gidişimiz, sebebini bilen var mı?
"Beni dünya'ya getirdi hiç istemeden/Şaşkınlığımı artırdı yaşam gün günden/İsteğimle gidecek de değilim buradan/Niye geldik, niye gidiyoruz var mı bilen?"
*
Cahille, bilgili bir olur mu?
"Kendini bilene canımı versem az gelir/Ona tapsam ayağına yüz sürsem yeridir/Cehennem nedir, bilmek ister misiniz?/Cahille sohbet, cehennemin ta kendisidir."
*
Gücü, kuvveti, iktidarı ellerine geçirenler, onlar ne olcak?
"Aldırma dünya'ya hükmeden şu üç, beş eşeğe/Kendisini bilgin sanan şu cahillere/Eşek gözüyle bakar onlar eşekliklerinden/Kendileri gibi eşek olmayan herkese."
***
ÖMER Hayyam, softalarla, yobazlarla, bağnazlarla başı hiç hoş değildir:
"Ey molla, ey fetva veren vara yoğa/Senden daha ayığız şu sarhoşluğumuzla/Sen halkın kanını içersin, biz üzümün/İnsaf et, kim daha zalim Allah aşkına."
Şunu ya biz bileydik, ya arkamızdakiler bilebilse:
"Gençlik de defterimiz dürüldü, sayfalar bitti/Ömrün sevinçli çağı o ilkbahar bitti/Gençlik adı verdiğimiz o şen şakrak kuş/Bilmedik ne zaman geldi, nasıl uçup gitti..."
***
900 yıl önce bunları yazan, şimdiki kara cahillere 900 yüzyıl tur atan Ömer Hayyam aydınlık insanın anıtıdır, bugünkü yobazlar gecekondu bile değil...
Kaynak: hayyam.com
Yorumlar